Çarşamba, Nisan 16, 2008

come here

daydream delusion.
limousine eyelash
oh, baby with your pretty face
drop a tear in my wineglass
look at those big eyes
see what you mean to me
sweet cakes and milkshakes
i am a delusioned angel
i am a fantasy parade.
i want you to know what i think.
don't want you to guess anymore.
you have no idea where i came from.
we have no idea where we're going.
launched in life.
like branches in the river.
flowing downstream.
caught in the current.
i'll carry you. you'll carry me.
that's how it could be.
don't you know me
don't you know me by now.

Salı, Nisan 15, 2008

adagio in g minor

bu nası bi kafa dedi K. kararmış parmaklarıyla kaybolan çakmakları ararken.
ay'ın üstünde güneş gözlükleriyle güneşi seyreden penguenler kadar çaresizdi
sen çok pis adama çattın,çocuk dedi
Y.gözlerini, müziğin odadaki siyahlığı
rahatsız eden ışıklarına dikmişti.her rengi kaybediyorduk yorgun bir açlıkta.
güldüm.şimdi bi ekmek kadayıflı dondurma olsa...dedim.
hep beraber kaşıkları bulmaya gittik.

prelüd:a rainbow in the dark part:1

wordsworth ne güzel demiş:
          My heart leaps up when I behold
A rainbow in the sky:
So was it when my life began;
So is it now I am a man;
So be it when I shall grow old,
Or let me die!
The Child is father of the Man;
I could wish my days to be
Bound each to each by natural piety.

konuşmak, bir romantik için ızdıraptır.
bu yüzden hep susmayı tercih ederiz,saklanmayı.
yazmayı çoğu zaman.çünkü cehennem illaki
dünyadır,tanrıdır,hayattır.
şeytan sadece ludwig van çalarken kafayı bulmayı sever.
tabutuma cehennem ağzı yap...yorgunum ölmeme izin ver.

wordsworth:
The world is too much with us; late and soon
çünkü artık kelimeler değerli,harcamaya korkuyorum.
insan aç kalabilir,belki susuz
AMADEUS:
al herşeyimi karanlığıma kadar.yenildim.
her ağıt,içimde kefenleriyle yeşeren herkes
çığlıklarınızı duyuyorum,
ama ormanlarla,ağaçlarla yürümek vakti
kandan meşaleler taşırken
batan güneşe doğru
ay'ın senfonisi yükseliyor...

bolera'mı buldum yaradılışın en yalın ve en güzel haliyle.
artık gecenin bi vakti,
uykumun en ağır yerinde yere düşme hissiyle uyanmıyorum.
kan-ter içinde kalmıyorum.
belki de yaşamak artık daha yoğundur.
hayatta kalmak daha zor.
kaybedebilinicek duyguları öğrenmek.
belki de yalnızdım her şey pürüzsüzdü.
acınası,sefil hayatımın monologlarıyla doluyken.

I wanna grow my hair like beethoven...
(mozart'ın requeim'iyle iyi gider)